“Plansız Hareket etme ve Doymuşluk”
Bir önceki yazımda 2017-2018 sezonunda gelen şampiyonluğun
kırılma anlarını yazmıştım. Bu yazımda ise 2018-2019’da gelen zorlu
şampiyonluğun hikayesini ele alacağım. Kimilerine göre daha lig başlamadan
bitmişti. Her ne kadar Fenerbahçe, yeni bir başkan seçmiş ve takımın çehresini
değiştirmiş olsa da yine lig şampiyonluğu için favori sarı kırmızılı ekip
gösteriliyordu. Nitekim lig aslında insanların beklediği gibi başlamış
Galatasaray, fırtına gibi bir giriş yapmış ve rakiplerine az da olsa puan farkı
atmıştı. Peki 3’de 3 yapmış olan bu takımda birden nasıl her şey ters gitmeye
başladı. Taraftarların ve yorumcuların da gözlemiyle Aslan da takım olarak bir
rehavet başlamış, eninde sonunda herkesi yener yine şampiyon oluruz gibi bir
algı oluşmuştu. Bütün bu yaşanan olumsuz hava ile birlikte geçen sezon
şampiyonluğun en büyük mimarlarından birisi olan Gomis, 7 milyon Euro para
karşılığında Al Hilal’e satılmıştı. Transfer sezonunun kapanmasına 8 gün kala
yapılan bu hamle ile taraftarın endişesi arttırmış, yerine alınacak oyuncu ile
ilgili bir çalışma yapılmamıştı. Nitekim yönetim gerekli parayı
denkleştirememiş ve takım yeni sezona sadece Eren Derdiyok ile başlayacaktı.
Bütün bu yaşanan aksiliklere rağmen taraftarın güvendiği tek isim Fatih
Terim’di. Hoca bir şekilde yolunu bulur gerekirse forvetsiz oynardı. İşte Fatih
Terim için yeni bir meydan okumaydı bu yaşanan aksilikler.
“Fenerbahçe ile Emre Akbaba Yarışı”
Alanyaspor’da çok iyi bir sezon geçiren Emre Akbaba, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin radarına girmişti. Bu iki asırlık kulüp bir transfer için tekrar kozlarını paylaşacaklardı. Peki bu sefer kim galip gelecekti. Herkes Emre’nin Galatasaray’lı olduğunu biliyordu fakat basında çıkan haberlere göre ve Alanyaspor’un başkanının açıklamalarına bakıldığında transferde Fenerbahçe’nin bir adım önde olduğu görünüyordu. Bu sırada Galatasaray sponsor bulmuş ve Emre’yi, Alanyaspor’dan 4 miyon Euro karşılığında renklerine bağlıyordu. Bu transfer hikayesinde galip çıkan bu sefer Galatasaray olmuştu fakat Fenerbahçe ile olan transfer çekişmesi sonsuza kadar devam edecekti.
“Şampiyonlar Ligi’nde Kuralar Çekildi”
16.kez Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil edecek olan
Sarı- Kırmızılı ekibin rakipleri Porto, Schalke 04 ve Lokomotif Moskova
olmuştu.
“İlk Mağlubiyet”
Ligi 3’de 3 yaparak iyi bir şekilde götüren Galatasaray,
zorlu Karadeniz temsilcisi Trabzonspor ile deplasmanda oynayacaktı. Maçta yine
favori olarak Galatasaray gösteriliyordu fakat oyun ve skor anlamında hiçte
öyle olmadı. Adeta Aslanı fırtınada boğarcasına atak yapan Trabzonspor, sahadan
4-0’lık bir skorla galip ayrılırken, Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçı
öncesinde ağır bir yenilgi almıştı.
“Ozan Kabak İlk Maçına Çıktı”
Şimdiler ülkemizi İngiltere’nin en köklü kulübü olan Liverpool’da temsil eden Ozan Kabak, Galatasaray’daki ilk maçına stoper mevkisinde yaşanan sakatlıklar sayesinde Kasımpaşa maçına çıkma şansı yakalamıştı. Taraflı tarafsız herkesin beğenilerini alan Ozan ilk yarının sonuna kadar formayı çıkarmayacaktı. Ozan’nın gelecek olan şampiyonlukta performanstan çok daha büyük bir katkısı olacaktı ama bundan kimsenin haberi yoktu.
“Şapkadan Tavşan Çıktı”
Bütün yazılarımda Donk gibi bir joker oyuncunun takım için
ne kadar önemli olduğunu söylemiştim. Aslında sezonun geri kalanını etkileyecek
olan maçlardan birisine çıkmıştı Galatasaray, Antalyaspor karşısında. Forvetsiz
olmanın sıkıntıları çok fazla çekiyordu takım, ligin ilerleyen maçlarında.
Antalyaspor maçı da bunlardan birisiydi. Gol pozisyonu üretmek konusunda
sıkıntı yoktu fakat topu kaleye atacak adam konusunda büyük problemler
yaşanıyordu maç içinde. İşte yazımın en başında da dediğim gibi “Fatih Hoca bir şekilde halleder” düşüncesi
ile bu maç gelmişti. Normal mevkisi stoper olan Donk’u forvet mevkisi için
sahaya sürmüştü. Sonuç ne mi oldu. Galatasaray, Donk’un 90.dakikada attığı kafa
golü ile 3 puanı hanesine yazdırmayı başardı.
“Kavgalı Derbi”
Tarihinin en kötü gidişatını yaşayan Fenerbahçe, Galatasaray
ile Türk Telekom Arena’da karşılaşacaktı. Galatasaray’ın her ne kadar ilk
11’den çok fazla eksiği de olsa, Fenerbahçe’nin oynadığı kötü futbol
taraftarların içini bir nebze olsun rahatlatıyordu. Maça çok hızlı bir şekilde
başlayan Galatasaray, 2-0’lık skoru elde etmiş ve önündeki maçı düşünmeye
başlamıştı. Zaten bu sezon yaşanan puan kayıpları Galatasaray’ın maçı kafada
erken bitirmesi yüzünden olmuştu. Takım rehavete düştü ve Fenerbahçe skoru 2-0’da
2-2’ye getirdi. Ne kadar üzücü bir olay olsa da maç sahada bitmeliydi ve
gerçekten bir sonraki maça odaklanılmalıydı. Bu dediklerim yaşanmadı ve tam
tersi takımlar birbirine girdi ve kırmızı kartlar havalarda uçuştu. Galatasaray
adına sezonun geri kalanında çok büyük yaralar bırakacaktı çıkan kırmızı
kartlar. Sakatların çok olduğu bir dönemde alınan 4 kırmızı havayı da takımın
gidişatını da çok etkileyecekti. Fatih
Terim’e 10 maç, Ndiaye’ye 4 maç, Donk ve Rodrigues’e 3’er maç ceza verilecekti.
“Ara Transfer Döneminde Yapılan Operasyon”
Her ara transfer dönemine çok hızlı ve radikal kararlar ile
giren Galatasaray, Serdar Aziz, Eren Derdiyok, Rodrigues ve Maicon gibi önemli
isimler ile yollar ayrıldı. Şimdi bu liste içinde Ozan’ı niye koymadın diye
soracaksınız çünkü Ozan’nın gidişini ayrı bir şekilde yazmak istedim. Ozan
giden diğer oyuncular gibi kötü performans sergilemiyordu, o sadece takımın
geleceği için kulübe daha fazla para girdisi olsun, Fatih hocanın istediği
oyuncuları alınabilsin diye gitmek zorunda kaldı. Peki giden isimlerin yeri
dolacak mıydı ? Taraftarın tek merak ettiği konu buydu. Yaz transfer döneminde
yaşanan aksilikler, takımın forvetsiz kalması taraftarı yine endişe içine
sokuyordu. İlk transfer Scoutların bulduğu Marcao olmuştu. Daha sonra Semih
Kaya, Emre Taşdemir ve Luyimdama gibi önemli isimler kadroya dahil olmaya devam
ederken, asıl gerekli olan forvet bölgesine transfer gerçekleşmemişti.
Taraftarın sosyal medya üzerinden yaptığı baskılara rağmen, yönetimin yaptığı
hatalardan ders çıkartamadığını ve hala bir planları olamadığı gözler önüne
serilmişti. Bir kaçış transferi olarak ara transferin kapanmasına 2 gün kala
Kasımpaşa’dan Diagne 10 milyon Euro karşılığında takıma dahil edilirken, yedek
forvet için Mitroğlu ile anlaşılmıştı. Takım bu gelen yeni oyuncularla
şekillenmişti ve hedefe ulaşmak için geriye sadece 18 maç kalmıştı.
“Son Dakikada Sirtaki”
Yeni kurulan takım birbirine alışmış galibiyetler üst üste
gelmeye başlamıştı. Sıradaki rakiplerden birisi ise Akhisarspor’du. Diğer
oynanan maçlara oranla daha kolay bir karşılaşmanın olacağı düşüncesi hakimdi
herkeste fakat beklenenin çok dışında geçen maçta Aslan, son dakikada Mitroğlu’nun golüyle gülmüş ve şampiyonluk
yarışında alınacak olan bir darbeden daha kurtulmuştu.
“8’de Kapanır 18’de”
Sarı-Kırmızı ekip hiç beklenmedik Erzurumspor deplasmanında
aldığı puan kaybıyla zirve takibindeki puan farkı 8’e çıkmış oldu. Maç sonu
taraftarlarda ve camiada şampiyonluğun artık çok zor olduğu düşüncesi hakimken,
herkese umut aşılayan isim yine Fatih Terim olmuştu. Hoca şu sözleri ile daha
hiçbir şeyin bitmediğini söylüyordu: “8’de Kapanır 18’de yeter ki biz
kazanalım”. Nitekim Galatasaray, bu sözlerle motive olmuş ve yeniden yarışa
ortak olabileceğini göstermişti. Ligin boyunun daraldığı haftalarda
Galatasaray, zorlu Beşiktaş ve Fenerbahçe maçlarından 4 puan çıkarmış ve artık
rakibinin puan kaybı yapmasını bekleyecekti. Aslında her şey 33. Haftada
Arena’da Başakşehir maçında alınacak galibiyetle bitecekti. Herkes tam öyle
düşünürken, 32. Haftada Rizespor deplasmanın da çok kritik bir karşılaşmaya
çıkıldı. Aslan, Feguouli’nin ayağından gelen golle 1-0 öne geçmiş ve rakibini
kendi oyunuyla yönlendirebiliyordu. Rizespor ikinci yarıda vitesi arttırmış ve
Muriq’in çaprazdan attığı şutla 1-1’lik beraberliği yakalamıştı. Takım ne
oluyor derken Emre Akbaba’nın ayağının kırılmasıyla adeta şok yaşıyordu.
Rizespor bu sırada skoru 2-1’e getirmiş ve maç sanki Aslanın elinden gitmeye başlıyordu.
Maçın bitmesine 10 dakika kalmışken ihtiyacı olan 2 gol bu dakika içinde gelmek
zorundaydı. Değişikliklerle birlikte 3 forvetli sisteme dönen Fatih Terim,
rakip üstündeki baskısını arttırmış ve Diage’nin 2 golüyle galibiyeti almıştı.
Kıritik Başakşehir maçı öncesinde Türkiye Kupası’nda Akhisarspor’u 3-1 mağlup
ederek 18.kez kupayı kazanma başarısını göstermiş oldu. Kupanın gelmesiyle
kendine moral aşılayan Galatasaray’da Artık tek gereken şey Başakşehir maçında
alınacak olan 3 puandı.
“22.kez Şampiyon”
Herkesin merakla beklediği şampiyon Arena’da oynanacak olan Galatasaray – Başakşehir karşılaşmasıyla belli olacaktı. Maça istediği gibi başlayamayan Cim-bom, 1-0 geriye düşerek stresli dakikalar yaşamaya başlamıştı. İlk yarıyı geride kapatmış ve önünde sadece bir 45 dk kalmıştı. Yapması gereken ikinci yarının hemen başında golü bulmak ve maça ortak olmaktı. Nitekim de Feguoli’nin ayağından gelen müthiş bir röveşata golüyle maça denge gelmiş ve o dakikadan sonra maç Galatasaray’ın istediği gibi gitmeye başlamıştı. İhtiyacı olan golü Onyekuru ile bulmuş 2-1’lik galibiyetle 22. Şampiyonluğu ligin bitimine bir hafta kala ilan etmişti.
Şampiyonluklar çok zorlu yollardan, fedakarlıklar yapılarak
elde edilir. Bu şampiyonlukta benim son zamanlarda gördüğüm birçok hikayeyi
içerisinde barından zorlu bir zaferdi.
Kaynak:
1. Fotoğraf: Sporx.com E.T : (30 Nisan 2021).
2. Fotoğraf: Habertürk.com E.T : (30 Nisan 2021).
3. Fotoğraf: Goal.com E.T : (30 Nisan 2021).
4. Fotoğraf: Cnntürk.com E.T : (30 Nisan 2021).
5. Fotoğraf: Haberler.com E.T : (30 Nisan 2021).
6. Fotoğraf: Takvim.com.tr E.T : (30 Nisan 2021).
Yorumlar
Yorum Gönder