Fatih Terim Yönetimindeki Son İki Şampiyonluğun Kırılma Anları

2017-2018


Fotoğraf: TRT-Spor

Bütün takımlar için şampiyonluklar meşakkatli yollardan geçerek gelir. Kimi zaman maaşlar ödenmez gecikir, istenilen transferler zamanında yetiştirilemez ya da bir sorun çıkar hiç gerçekleşmez, önemli ilk 11 oyuncuları sakatlanır ve yerine koyacak adam bulamazsın. Şampiyonluklar ufak kırılma anları ile belirleyici olur hatta çok dikkat çeken bir söz vardır. Bu söz aslında şampiyonluğa ulaşan takımlar için aynı şekilde işlemiştir. Eğer mutlu sona ulaşmak istiyorsan kötü oynadığın maçta bile 3 puanı hanene yazdırmak zorundasın. İşte aslında bu saydığım tüm olaylar Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray’ın son iki şampiyonluğunun özetidir. Hadi hep birlikte bu kritik şampiyonluğun önemli kırılma anlarına bakalım.

“İMPARATUDOR”


Fotoğraf: TRT-Spor

Galatasaray sezonu büyük hayal kırıklıklarıyla 5. Olarak tamamlamış ve arkasında büyük bir yıkım bırakmıştı. Mali olarak zor günler geçirmeye başlayan Aslan, Bruma ve Podolski gibi önemli yıldızlarını satarak onlardan gelen 20 milyon Euro ile yeni bir takım kurmaya çalışıyorlardı. Yaz transfer dönemine bir hayli hızlı giren Cimbom, Belhanda, Gomis, Fernando ve Maicon gibi önemli oyuncuları ilk etapta kadrosuna katmıştı fakat bu sırada taraftarı çok üzen bir gelişme yaşandı ve takımın 10 numarası olan Wesley Sneijder ile yolların ayrıldığı açıklanıyordu. Takım bir an önce bu olumsuz enerjiyi üzerinden atmak ve taraftarı mutlu etmek istiyordu. Bunun için en yakın çıkış yolu Avrupa Ligi’nde Östersunds’u elemekti. Şimdi ismini duyduğunuzda bile bu takım kim diyebilirsiniz ama o takım Galatasaray’ı Avrupa Ligi’nin dışında bırakmıştı. Maç sonu takıma olan tepkiler çığ gibi büyürken, teknik direktör Tudor’un istifasını istiyorlardı. Aslında ilk kırılma anlarından birisi burada yaşanmıştı. Tudor maç sonu çıkmış basının tüm sorularını içtenlikle yanıtlarken, bu takımın önümüzdeki haftaya kadar düzeleceğini ve lige çok iyi bir şekilde giriş yapacağını söylemişti. Taraftarların çoğu buna inanmazken pasolig kartlarını yakanlar bile olmuştu.

“Galatasaray Geri Döndü !”

O gün geldi çattı ve ligin ilk maçına Kayserispor önünde çıkacaktık. Tudor, taraftara büyük ümitler aşılamıştı ve artık buradan alınacak bir mağlubiyete bile takati kalmamıştı. O gün ben de o maçtaydım. Tribünler yine ağzına kadar dolmuş, her yer kıp kırmızıydı. Oyuncular ısınmış, seremoni için son kez soyunma odasına gitmişlerdi. Herkes takımın nasıl bir performans ortaya koyacağını merakla bekliyordu. Maç başladığında iki takımda pek bir ağırlık koyamazken, sahneye şimdilerde Başakşehir forması giyen Tolga Ciğerci çıkıyordu. Maç 1-0 olmuş tribünler golü coşkuyla kutluyorlardı. Sadece üstünden 10 dk geçmişti ve Kayserispor eşitliği yakalıyordu. Maç 1-1 olmuştu. İşte aslında gerçek Galatasaray’ı o dakikadan sonra görmeye başlamıştık. Birden herkes birbirinin suratına şaşkınlıkla bakıyordu. Takım sanki birden alev almış gibiydi, herkes her yere koşup pres yapıyor adeta kaleyi bombalıyordu. Maç sonucu ise 4-1 Galatasaray’ın lehine sonuçlanmıştı. Yorumcular “Galatasaray Geri Döndü” diyor. Tudor ise sözünü tutuyordu. Bu maçtan sonra çıktığı karşılaşmalarda rakiplerine büyük bir üstünlükle oyununu kabul ettirmiş ve puan farkını en yakın takipçisiyle açmaya başlıyordu.

“Büyük Maçlarda Yok”

Bu kadar iyi bir oyun anlayışına sahip olan Galatasaray, birden büyük maçlarda oynayamamış hatta 3-0 ve 5-0 gibi ağır skorlar alıp, büyük yaralar almıştı. Anadolu takımlarına karşı alınan galibiyetler sayesinde zirveden kopmayan Aslan, 36 puan ile 1.sırada yer alıyordu. Taraftarlar bir türlü Tudor’a güvenememiş ve bu işin sonunu getirebileceğini  inanmıyorlardı. Herkesin tek beklediği Anadolu takımlarından birine mağlup olalım ve Tudor’u gönderelim. Aynen de böyle olmuştu takım mağlup olmuş ve Tudor’a teşekkür edilip yollar ayrılmıştı. Peki şimdi asıl soruyu herkes kendine sormuştu. Takımın başına kim geçmeliydi ?

“Nerede Kalmıştık”

Fotoğraf: Takvim

Kimse çok uzağa gitmeden takımı en iyi tanıyan, camiayı avucunun içi gibi bilen ve Florya’nın her karışını ezberlemiş bir adama ihtiyaç vardı. Bu isim kulübün yaşayan efsanesi Fatih Terim’den başkası değildi. 21 Aralık 2017 akşamı Fatih Terim kendi resmi Twitter hesabından bir paylaşım yapmış ve taraftara “Nerede kalmıştık” demişti. Herkes mutlu olmuş ve takıma olan inanç ile birlikte güven de artmıştı. Terim yönetiminde çıkılan ilk maçta Göztepe’yi 3-1 ile geçmiş, ligin ilk yarısını 39 puanla 2.sırada tamamlanmıştı.

“Ndiaye 16 Milyona Satılır”

Takım sezon başında yüksek bonservisli oyuncular yüzünden elinde yeteri kadar para kalmamış ve eksiye geçmişti. Uefa’da herhangi bir yaptırım gelmemesi için eldeki oyunculardan bazılarını elden çıkarmak bile gerekiyordu. Bu sırada İngiltere ekiplerinden Stoke City, Ndiaye’ye 16 milyon Euro teklif etmiş ve kulübünde menfaatleri doğrultusunda takımdan gönderilmişti fakat, Ndiaye’nin yerine Galatasaray maddi olanaksızlıklar nedeniyle transfer yapamayacak, sezon başından beri çok fazla eleştirilen Selçuk İnan’a şans verilecekti.

“Yeni Yönetim”

Dursun Özbek yönetiminde sezona başlayan Cim-Bom, güven tazelemek istemiş ve erken seçime gitme kararı almıştı. Buradan çıkan karar ile Galatasaray’ın yeni Başkanı Mustafa Cengiz olmuştu.

“Gençlerbirliği Dur Dedi”

Yönetim, hoca, futbolcular ve taraftar şampiyonluğa inanmış adım adım ilerliyorlardı. Zorlu maçlar geride bırakılmış en yakın takipçiye 4 puan fark atılmıştı. 29. Haftaya gelindiğinde tablo istenilen ve beklenen şekilde gelişmemiş Galatasaray, rakiplerinin gerisine düşmüştü. Gençlerbirliği’nin ligin alt sırasında yer almasına aldanan oyuncular, maça çok konsantre olmamıştı ve 1-0’lık mağlubiyet alınarak çok ağır bir yara alınmıştı. 1.sırada bulunan Başakşehir’in 2 puan gerisinde bulunan Aslan için aslında bir telafi maçı vardı. Hem de hemen mağlubiyet aldığı maçtan sonra. Rakip Başakşehir’di. Herkes o maça odaklanmıştı çünkü o maçta alınacak bir beraberlik bile şampiyonluktan daha da uzaklaşmak anlamına geliyordu. 30. Haftada Başakşehir’i , Mariano ve Adebayor’un kendi kalesine attığı gollerle 2-0 mağlup etmiş ve yine zirveye 1 puan farkla da olsa adını yazdırmıştı.

“Gümüş’ten Altın Değerinde Gol”

Başakşehir galibiyeti sonrası zorlu Alanya deplasmanına giden Aslan, maçın başında 2-0’lık skoru hemen bulmuş ve rahat bir maç oynuyordu. Devre arasına gidilmesine 2 dk kala Alanyaspor’un yıldızı Fernandes, skoru 2-1’e getirmiş ve taraftarına umut aşılamıştı. Genel olarak Galatasaray’ın bu maça kadar en çok eleştiri gören yanı deplasmanlarda alınan olumsuz sonuçlardı. Takım deplasmanlarda istediği gibi oynayamıyor hatta Türkiye liglerindeki en ilginç deplasman istatistiğine sahipti Galatasaray. Tüm bu olumsuz istatistiklere rağmen 31. Haftaya lider girmişti. Biz maçın ikinci yarısına dönelim. Alanya oyun ağırlığı koymuş, her geçen dakika Galatasaray’ı daha çok boğmaya başlamıştı. Nitekim Alanyaspor penaltı kazanmış ve şimdi Galatasaray’da oynayan Emre Akbaba ile eşitliği yakalamıştı. Durum 2-2. Tarafta çok endişeliydi, ligin bitmesin 3 hafta kalmış ve artık önündeki takımla maçı kalmamıştı. Yapabileceği tek şey 10 dakikası kalan maçta galibiyet golünü bulmaktı. Sahneye Sinan Gümüş (Fenerbahçe’de oynuyor) çıkmış ve takımı 89. Dakikada galibiyeti getirmişti. Sıradaki rakip ise ezeli rakibi Beşiktaş’tı. Şampiyonluk yarışında zirve takibini sürdüren Beşiktaş’ta tek hedef 3 puandı. Aynı parola Galatasaray için de geçerliydi. Maçı Galatasaray, Fernando ve Rodrigues’in golleriyle 2-0 kazanmış ve Beşiktaş’ı saf dışı bırakmıştı. Derbi maçı sonrası deplasmanda Akhisarspor ile karşılaşılacaktı. Taraftar yine bir deplasman maçı olduğu için çok çekinceliydi fakat yine aynı senaryo ile karşı karşı kalmıştık. İlk yarıda 2-0’lık avantajı yakalayan Cimbom, 2. Yarıda iyi bir performans sergileyememiş ve 2-1’lik skorla maçı zar zor kazanmıştı. Rakip takım oyuncusu o gün o penaltıyı kaçırmasıydı belki de Cimbom şampiyon olamayacaktı.

“Son 90 Dakika”


Fotoğraf: Burak Kaan Öklü

Yine o kadar rakip gelmiş geçmiş ama Galatasaray, finalde Fenerbahçe ile çekişiyordu. Öyle bir maç ki Aslan eğer mağlup olursa Fenerbahçe şampiyon olacaktı. Galatasaray’ın elinde berabere kalma gibi bir avantajı bulunuyordu ama Fatih Terim asla beraberliğe oynamazdı. Parola galibiyetti. Galatasaray, Göztepe deplasmanına giderken, Fenerbahçe kendi evinde Konyaspor’u ağırlıyordu. Galatasaray’ın maçında gol sesi çıkmazken, Fenerbahçe maçında gol yağmuru yaşanıyor ve kanarya 2-0’lık skoru elde etmişti bile. Galatasaray taraftarı acaba mı derken sahneye yine her zaman ki gibi gol kralı Gomis çıkmış ve 1-0’lık skorla galibiyeti takıma getirmişti. Bu sonuçla Galatasaray 21. Şampiyonluğunu ilan ederken, Gomis’te Türkiye tarihinde ki bir sezonda en fazla gol atan yabancı oyuncu ünvanını elde ediyordu.


Bu yazımda sizlere Galatasaray’ın 2017-2018 sezonundaki kırılma anları yazdım…..Bir sonraki paylaşımım da 2018-2019 sezonunun kırılma anlarını yazacağım.

Kaynak:

1. Fotoğraf: TRTspor.com.tr E.T : (15 Nisan 2021).

2. Fotoğraf: TRTspor.com.tr E.T : (15 Nisan 2021).

3. Fotoğraf: Takvim.com.tr E.T : (15 Nisan 2021).

4. Fotoğraf: Burak Kaan Öklü E.T : (15 Nisan 2021).


Yorumlar